Hatice Gelener Ilk Ogretim Okulu
Daha İyi Hizmet Alabilmeniz İçin Üye Olunuz...

Join the forum, it's quick and easy

Hatice Gelener Ilk Ogretim Okulu
Daha İyi Hizmet Alabilmeniz İçin Üye Olunuz...
Hatice Gelener Ilk Ogretim Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
hilal_93
hilal_93
Ayın Üyesi
Ayın Üyesi
Kadın
Mesaj Sayısı : 22
Yaş : 31
Nerden : şanlıurfa
Okul-Sınıf : Marmara Üniversitesi*
Rep : 10
Tecrübe : 54997
Kayıt tarihi : 20/04/09

Özgüven Empty Özgüven

Ptsi Mayıs 25, 2009 3:43 pm
ÖZGÜVENİ YÜKSEK BİR GELECEK İÇİN
Genel olarak başarısız, çekingen, mutsuz çocuk ve gençlerimizi gözlemleyip anlamaya çalıştığımızda aynı sorunla karşılaşıyoruz. Kendilerine Güvenmiyorlar, kendi başlarına karar vermeleri ya da kendilerini ifade etmeleri gereken durumlarda yetersiz kalıyorlar.

Kişinin bu dünyada ‘bende varım’ diyebilmesi, haklarını savunabilmesi için en önemli etken olan özgüven; doğduğumuz andan itibaren gelişmeye başlayan, hem duygusal hem de toplumsal anlamda kendimizi güvende ve mutlu hissetmemiz için önemli olan, kişiden kişiye değişiklik gösteren karmaşık bir süreçtir.

Karmaşık olmasının nedeni özgüven gelişiminin sadece kendimizi algılayışımızdan değil çevremizdeki kişilerden ve içinde bulunduğumuz durumlardan da etkilenmesinden kaynaklanmaktadır. Örnek olarak; bir yakının kaybedilmesi, şehir veya okul değiştirilmesi, yeni bir çevre, yaşam standartlarının değişmesi vb. verilebilir.

Özgüven duyguları gelişmiş çocuklar karşılaştıkları problemlerde umutsuzluğa düşmeden, pes etmeden, farklı çözüm yollarını deneyerek sıkıntılarını atlatma yolunu seçerler. Başarısızlıkla karşılaştıklarında nedenini başkalarına yüklemektense nerde hata yaptıklarını araştırır ve bunu telafi etmeye çalışırlar. Arkadaş gruplarıyla ve yetişkinlerle uygun iletişim kurabilirler. Kısacası özgüven kişinin elindeki en büyük güçtür. Çünkü kendimize olan güvenimiz; arkadaş seçimi, eş seçimi, iş ve okul başarısı, meslek seçimi, çocuk yetiştirme gibi yaşamın pek çok alanına yön verici bir rol oynar. Kişi bu gücü iyi kullanırsa her alanda mutlu ve başarılı bir birey olmayı başarabilir.

Özgüveni iç ve dış özgüven olarak ikiye ayırabiliriz..

İç özgüven kendimizle ilgili olumlu düşüncelerimiz ve kendimize olan inancımızdır. İç Özgüveni gelişmiş bireyler; kendilerini tanırlar, severler, kendilerine açık hedefler koyarlar ve pozitif düşünürler.

Bu özellikler sayesinde kişiler hangi alanlarda yetenekli olduklarını ve başarabileceklerini bilir ve hedeflerini buna göre belirlerler. Böylece yapamayacakları işleri üstlenip hayal kırıklığı yaşamazlar. Ayrıca pozitif düşünce sayesinde karşılaştıkları olumsuzluklarla daha kolay baş edebilirler.

Dış özgüven ise; dış dünyaya kendi hakkımızda verdiğimiz görüntüdür. Dış Özgüveni gelişmiş bireyler; kurdukları başarılı iletişim sayesinde kendilerini ifade edebilme ve duygularını kontrol edebilme anlamında sıkıntı yaşamazlar.

Çocukların kapasitelerinin ortaya çıkması yaşamın ilk yıllarından itibaren tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve kendilerini güvenli ve düzenli bir dünyada yaşadıklarını hissetmeleriyle mümkündür.

Çocuğumuz doğduğu andan itibaren çocukluk çağı boyunca onun hakkındaki düşüncelerimiz, beklentilerimiz, tutumlarımız, aile içindeki iletişim biçimi, ebeveynlerin özgüven düzeyleri çocuğumuzun özgüveninin şekillenmesinde önemli rol oynar. Bu yüzden özgüven gelişiminde hiç şüphesiz en büyük görev birinci sırada aileye düşmektedir.

Gelişimin bir bakıma, sosyal öğrenme süreci olduğunu düşünürsek, çocuğun sosyalleşmesi sürecinde ikinci önemli etken ise okuldur. Okula başlayan bir çocuk için artık öğretmeninin tavırları ve arkadaşlarıyla iletişimi çok önemlidir.

Çocukluk yıllarında olumsuz yaşantılar çocukların kendilerini değersiz ve beceriksiz hissetmelerine, dolayısıyla da öz güven gelişimlerinin engellenmesine neden olurken, olumlu ortamlarda büyüyen çocuklar daha başarılı, daha öz güvenli bireyler olarak sosyal yaşama adım atmaktadırlar.

Anne baba tutumları ,ebeveynlerin kendilerine olan güven düzeyleriyle doğru orantılıdır. Kendine güveni yetersiz ebeveynlerin çocukları da güvensiz yetişirken özgüveni yüksek ebeveynlerin özgüveni yüksek çocuklar yetiştirdiğini söyleyebiliriz. Ayrıca çocukların model alarak öğrendiklerini göz önünde bulundurduğumuzda ebeveynin tavırları nasılsa çocukta aynı şekilde taklit edeceğinden anne babasının özgüveni düşük ve orta düzeyde olan çocukların da güvenleri düşük, yüksek olanlarınki ise yüksek olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak bu kesinlikle böyle olmayabilir. Çünkü daha öncede belirttiğimiz gibi özgüven gelişimi sadece aileden değil arkadaşlardan akrabalardan kendisi için önemli olan kişilerden ve içinde bulunulan ortamdan da etkilenir.

Yapılan araştırmalar; babalarından övgü alan ve değer gören kız çocuklarının daha bağımsız, özgüveni yüksek kadınlar olarak yaşamlarını sürdürdüklerini ve doğumdan 5 yaşında kadar babasıyla pozitif ilişki içinde olan kız çocuklarının ileriki yaşlarda daha az psikolojik bozukluk yaşadığını göstermektedir.

Özgüven gelişimin sürecinde ikinci sırayı alan okul yaşantısında şayet çocuk ve öğretmen arasındaki iletişimde bir sorun yoksa çocuk başarılı olmak adına elinden geleni yapar ve artık öğretmen çocuğun hayatında örnek alınacak en önemli kişi haline gelir. Ancak durum tersi olursa aile ortamında özgüveni yüksek bir çocuk olarak yetiştirilse bile okula başladığında yaşayabileceği olumsuzluklar özgüveni zedeleyebilir. Çünkü öz güven duygusu kolay zedelenebilen bir duygudur. Bireylerin ilk çocukluk yıllarında olumlu yaşantıları olsa bile daha sonraki uygun olmayan deneyimler sonucu öz güven sorunları ortaya çıkabilmektedir.

Bu duygunun yerleşebilmesi için uygun ana baba tutumlarının öğretmen tutumları ile paralellik göstermesi gerekmektedir.

Öz güven eksikliği okulda ve yaşamın diğer alanlarında kendini çeşitli şekillerde belli etmektedir. Kendine güveni eksik bireyler duygusal, sosyal ve akademik konularda zorluklar yaşamaktadırlar. Okulda çekingen veya zorba davranan, duygusal olarak aşırı kırılgan ve hassas olan, yeni deneyimlere kapalı olan çocukların genellikle öz güven problemleri vardır.

Bu çocukların güvensizliklerinin temelinde “ben zaten yapamam ki, daha öncede yapamamıştım, yine başarısız olacağım, kimse beni sevmiyor ” gibi olumsuz düşünceler yatmaktadır. Artık herkesin bildiği bir gerçek var ki bu düşüncelerle başlanan işler başarısızlığı beraberinde getirmektedir. Bu davranışları sergileyen çocuğa öğretmeninin tavrı kızmak, cezalandırmak, aşağılamak olursa öz güven eksikliği perçinlemektedir.

Çocuklarımızda var olan özgüveni ortaya çıkartmak için;

ANNE BABAYA DÜŞEN GÖREVLER

Yarının gençleri geleceğimizin teminatı çocuklarımız;

Onların kendilerine güvenen bireyler olarak yetişmesine istiyorsak işte yapılması gerekenler;
*Ailenin çocuğa olan sevgisini gösterebilmesi çok önemlidir. Sevilmek insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri olmasına karşın, maalesef günümüzde hala çocuğa sevgiyle yaklaşmanın onu şımartacağı yönündeki düşüncelere sahip aileler mevcuttur. Oysa sevgiyi göstermek çocuğu şımartmanın tersine, onun bir sevgi arsızı olmasının önüne geçmektir.

Eğer çocuk ihtiyaç duyduğu sevgiyi aile ortamında yeteri kadar göremezse bu sevgiyi dışarıda arama yoluna girecektir. Bu durumda da çocuk kendisini kabul eden grubun özelliklerini dikkate almadan, sadece sevgi ve kabul görme ihtiyacının karşılayabilmek için yanlış arkadaş gruplarına girebilir.

*Çocuğumuzun yaptığı bir şey ya da gösterdiği bir başarı için değil sadece kendisi olduğu için sevdiğimizi hissetmesi önemlidir. Koşulsuz bir sevgi sonucunda çocuğun kendine olan güveni ve saygısı ne kadar gelişirse koşullu sevgi sonucunda da o kadar sorunlu, korkak, bağımlı çocuklar yetişmesine neden oluruz.

*Sevgi sadece sözel olarak değil fiziksel olarak ta hissettirilmelidir. Bir düşünün bu dünyada çocuğunuza sarılıp, okşamaktan daha güzel bir duygu olabilir mi? Çocuklarımızı da kendimizi de bu güzel duygudan mahrum etmeyelim.

“Temelinde sevgi olan hiçbir eğitim başarısızlığa uğramaz.”
Pestallozi

*Eşinizle aranızdaki tartışmaların da çocuğunuzun özgüvenini ve güvenlik duygusunu zedeleyeceğini unutmayın.

*Özgüven gelişimine en büyük engel aşırı koruyucu aile tutumudur. Çünkü çocuğa birşeyler yapması için imkân tanınmaz ve çocuk kendi performansını keşfedemez , hangi alanda yeterli olup olmadığını anlayamaz. Oysa çocuğun ailesi tarafından desteklenmeye ve teşvik görmeye ihtiyacı vardır. Örneğin çocuğun yürümeye başladığı dönemde çocuğu koruma düşüncesiyle çok müdahale etmek, durdurmak, dokunmasına, becerilerini denemesine fırsat vermemek ve engelleyici olmak ileriki dönemler için özgüveni düşük, bağımlı ve başarı duygusunu tadamayan bireyler yetişmesine neden olur. Bu dönemde onun, fiziksel zararlardan korumak suretiyle hareket etmesine, çevreyi keşfetmesine fırsat vermek sosyal, zihinsel, duygusal gelişiminin desteklenmesi ve kendine güvenmeyi öğrenmesi, sorun çözebilme yetisini geliştirmesi açısından önem taşır.

*Ev içinde ve dışında başarabileceği sorumluluklar (sofrayı kurma, ufak tefek alışveriş yapma.... vb.) verilerek kendi başlarına bir şeyler yapabildiklerini görmeleri gerekir. Kaçınız çocuğunuzun yemek yerken üstüne dökmesine, etrafı kirletmesine göz yumup kendi başına yemek yemesine izin verirsiniz?

*Çocuğunuzla, yaş düzeyine göre oyun oynamak, sohbet etmek, ya da sosyal faaliyetlere katılmak için zaman ayrılmalısınız.

*Çocuğun fikirlerinin eleştirmeden dinlenilmesi, fikirlerine önem verildiğinin gösterilmesi, sıkıntılarının mutluluklarının paylaşılması önemlidir. Şayet çocuğunuz sizinle konuşmak istediği anda gerçekten ona zaman ayıramayacaksanız uygun olmadığınızı ve ne zaman uygun olacağınızı söyleyin.

*Çocuklar sadece belirlenmiş bir amacı başardıkları için değil, çabaları için de desteklenmelidir. Yani önemli olan performans değil gösterilen çabadır. Çocuk yeteri kadar çaba göstermesine rağmen sonuç başarılı olmayabilir. Bu durumda performansa göre tepki verilirse bir sonraki işte çocuğun heves ve heyecanı kırılabilir.

*Aile bireyleri kendi davranışlarından sorumlu olmalıdırlar, çocuğa sorumluluğu ve sorumluluğunu yerine getirmeyince uygulanacak yaptırımlar açıkça anlatılmalıdır. Ve ciddi olarak uygulanmalıdır. Örneğin yemeği döktüyse temizlemesi, oyuncakları dağıttıysa toplaması gibi, sorumsuz davranışı görmezden gelmeme, sinemaya gitmesine izin vermeme…

*Çocuklar şayet bir sorunla karşılaşmışlarsa ona çözüm yolunu göstermek yerine sadece yol gösterici olunmalı ve sorun sizinmiş gibi sahiplenilmemelidir. Onların sorunlarıyla kendi başlarına mücadele etmelerine izin verilmelidir.

*Değişik yaş gruplarının da bulunduğu arkadaş ortamlarına girmesine izin verin.

*Çocuğunuzun kendisini tanıması için çeşitli sosyal etkinliklere (resim, tiyatro, spor vb…) yönlendirin. Bu tür sosyal etkinlikler, özellikle akademik anlamda başarılı olamayan öğrencilerin kendilerini yetenekli ve değerli hissetmeleri açısından önem taşımaktadır. Hiçbir çocuk yeteneksiz değildir. Önemli olan yeteneklerini tanıyabileceği etkinliklere katılması için teşvik etmektir.

*Topluluk içinde söz almasını teşvik edin.

*Başkalarının yanında küçük düşürmeyin, kardeşi ile bile olsa kıyaslamayın.

*Genelde "sen bunu başarabilecek güçtesin, sana güveniyorum" sözleri, anne babanın çocuklarına gerektiğinde söyleyebilecekleri sihirli sözlerdir.

*Çocuğunuzun içinde bulunduğu yaş dönemlerinin özelliklerini öğrenmeye önem verin. Bu sayede çocuğunuzdan beklentileriniz çocuğunuzun seviyesinde olur, ondan kapasitesini aşacak işler beklemezsiniz. Çocuğunuzun bir şeyi yapamayacağını bildiğiniz halde bunu ondan beklemek sonunda hayal kırıklığı yaşamanıza neden olur. Ayrıca her çocuğun farklı kapasitesi ve seviyesi olduğunu da aklınızdan çıkarmayın.

Okul ortamında ise;

*Başarısız çocukların sorunlarının temelinde özgüven eksikliği olduğu bilinmelidir. Öğretmenin etkinlikler yardımıyla çocukta ,kendini kabul, özgüven, benlik saygısı gibi kişilik özelliklerinin gelişimine yardımcı olması, bu sürecin olumlu yönde ilerlemesine katkıda bulunacak etkilere sahiptir.

*Öğretmen, çocuğa sürekli ve uygun geri bildirim vererek bu gelişime yardımcı olur. Bunun sonucu çocuk, giderek kendi özellikleri konusunda daha çok bilgi kazanır ve kendisinin farkında olma derecesini artırmaya başlar.

*Gerek anne, baba gerekse öğretmenler tutarlı, adil, demokratik olmalı ve çocuklar arasından ayrım yapmamalıdır.



Hazırlayan
Sümeyra Geçili
Rehber Öğretmen Psikolojik Danışman
avatar
krizalit
Özel Üye
Özel Üye
Erkek
Mesaj Sayısı : 74
Yaş : 41
Nerden : okuldan
Okul-Sınıf : müdür yardımcısı
Rep : 4
Tecrübe : 56180
Kayıt tarihi : 23/12/08

Özgüven Empty Geri: Özgüven

Perş. Mayıs 28, 2009 5:01 pm
bu güzel paylaşım için teşekkürler hilal
hilal_93
hilal_93
Ayın Üyesi
Ayın Üyesi
Kadın
Mesaj Sayısı : 22
Yaş : 31
Nerden : şanlıurfa
Okul-Sınıf : Marmara Üniversitesi*
Rep : 10
Tecrübe : 54997
Kayıt tarihi : 20/04/09

Özgüven Empty Geri: Özgüven

C.tesi Mayıs 30, 2009 4:38 pm
rica ederim hocam ne demek Smile
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz